Etiketler

2 Haziran 2011 Perşembe

Dublin

Karadenizin yeşilliklerini sevenlerin kesinlikle görmesi gereken bir yer Dublin. Taşların en ufak boşluğundan yeşilliklerin çıktığı, yolun asfaltının bittiği yerde ağaçların bittiği doğa harikası bir şehir. Kalabalık nüfusu olmamasına rağmen gençlerin akımına uğrayan bu yüzden yaş ortalaması çok düşük olan Dublin birçok kişiye göre Avrupada yaşanılası şehirler arasında belkide bir numaradadır. Ben asgari ücretin Avrupanın en yüksek olan ülkesi olmasına bağlıyorum bu refahı.

Görülecek yerler:

Temple Bar: Aslında Temple Bar aslında sadece bir mekanın adıyken ünlü olduktan sonra çevredeki yakın yerlere de genel bir isim olarak hediye ediliyor. Bu civardaki barların çoğunda Guiness içip irish müzik dinlemenizi tavsiye ederim. Kendi yerli müziklerini çalan orkestranın Amerikalılara laf atmasını izlemek oldukça keyifli
Trinity Koleji:Diğer Avrupa şehirlerinin tersine çok tarihi eser görmeyi beklemeyin derim. Trinity koleji merkezde kampüsünde gezinip yorulduğunuzda nefes almanızı sağlayacak güzel bir alternatif.
Stephen's Green: Merkezdeki park gezi sırasında dinlenmek için diğer bir alternatif. Etrafındaki bölgelerde bolca restoran ve gece klübü mevcut.
Gitmişken Ulusal müzeye gitmenizi tavsiye ederim. Büyük olmayan Dublin'de bütün bu yerlere yürüyerek ulaşabilirsiniz.


Değişik birşeyler yapmak isteyenlere Jameson distilery'de kısa bir tur atıp farklı çeşitlerdeki viskilerinin tadına bakabilir. Günümüzde kullanılmayan tesisler nostaljik bir geçmişe götürebilir sizi. Zaten alkol tüketimi ve eğlence konusunda Avrupanın en üst sıradaki şehirlerinden birisi denebilir.

Sürekli yağmurlu olan Dublin'de hava güzelse hemen nehrin kenarına inin derim. Nehir boyunca yürüyüp etraftaki mekanlardan bitisine oturarak şehrin temiz havasını içinize çekebilirsiniz.

Yemek: Kendine özgü çok fazla yemeği olmadığından dolayı farklı muftaklarda değişik restoranlar bulmak mümkün. Ancak şehrin bütün sokaklarını eski ahşap mobilyaları olan barlarla  kaplı olduğunu söylemeden geçemicem. Bunlardan birinde mutlaka fish&chips yiyip onlarca çeşit fıçı bira arasından ooo piti piti usulü bir bira seçip için.


Alışveriş konusunda Dublin'den çok fazla birşey beklememenizi tavsiye ederim. Beyaz koyunları ile ünlü İrlanda'nın minik yeşil koyun magnetlerinden birini alabilirsiniz. Kırılma riskini göze alırsanız Guiness bardaklarından birini de almanızı tavsiye ederim. Biri Stephen's Green'in köşesinde diğeri de Dundrum metro durağına yakın olmak üzere iki alışveriş merkezi olan Dublin'de ünlü birçok markayı bulmak da mümkün.

Şehirden kaçıp sakinlik arayanlar için trenle yarım saat mesafede olan Dun laoghaire'de  liman etrafında gezinip bir sonraki kasabaya kadar yürüyerek gidebilir ordan trene binip geri dönebilirsiniz.

1 yorum: